26 Ocak 2008 Cumartesi

fazla merak mı! yoksa .....


Bir gün yüksek bir yere çıkıp konuşmaya başladım. Doğumdan, yaşamdan, sevgiden, ölümden söz ettim.
Sevgi, sevmek sizin elinizdedir. Oysa öbürleri elinizde değildir, dedim..
Doğmamak, ölmemek sizin elinizde değildir, dedim.
Sevgisiz yaşamak yaşamamaktır dedim. Yaşamak, dedim, ilkin sevgi ile, sevmek ile başlar, doğumla, doğmakla değil.. Yaşam da sevgisizlikle biter dedim, ölümle, ölmekle değil..
Şimdi sizlere “seven ölmez” demiyorum.. Yaşamakla ölmek konularının kavramları arasında sizleri, kendinizi yeniden gözden geçirmeye çağırıyorum dedim, ve indim.
Dinleyiciler arasında büyük bir kavga çıktı. Üç kişi öldü. Sordum, soruşturdum. Ölenlerden biri “evet, seven ölmez” deyenmiş. Öbürü buna karşı: “hayır, seven de ölür” deyenmiş.
Ya üçüncü ölen? deye sordum.
O mu? dediler, anlattılar.
O, bunların ikisinin arasındaki tartışmanın sonucunu öğrenmek için bekleyenmiş

Ö.Asaf

24 Ocak 2008 Perşembe

nedir ki o?

dun geceden buyana onun ne olduğu konusunda bayaa kafa patlattım. bu zamana kadar onunla ilgili farkedemediğim ne var. uzun uzun düşündüm ve hala düşünmekteyim.
aşk nedir ?
bunun bizler tarafından yaratılmış bir kavram olduğu düşündüm ilk önce. ama sonra ya yaşattığı heyecan dedim kendi kendime. onu da biz mi yaratıyoruz. yok öyle değildir deyip bu fikirden vazgeçtim.
sonra vazgeçtiğim fikirdeki heyecana takıldım. aşk heyecan mıdır dedim. ama bu duygu çok geçiçidir. yaşarsın ve biter. aşk öyle değil dedim.
yaşanan bişey, yaşattığın birşey, heyecanlandığın, heyecanlandırdığın bişey. yani iki taraflı bi şey. peki böyle bir duygunun iki tarafa da aynı anda denk düşmesi yüzde kaç ihtimal. düşük. o zaman insanlar birbirlerini mi kandırıyorlar dedim.
aşk olduğunda ne istersin dedim.
*tutku
*şefkat
*huzur
*gülümsemek
*heyecan
*parıldamak
*
*
boşlukları siz doldurun
peki bunlardan bir tanesi olmazsa aşık olamazmısın dedim.
aşkla ilgili yanıtlayamadığım bir sürü soru var kafamda anlayacağın.
hani kendini akan suya bırakmak varya, o suyun senin tenine nasıl geleceğini bilmeden, seni ne kadar ve nereye kadar sürükleyeceğini bilmeden, nerde kuruduğunu, nerde denize döküldüğünü bilmeden kendini bırakmak, bumudur aşk.
sonra, sonrasını düşünmeyeceksin. akan suyla gittiği yere kadar gideceksin. sonra ne olacaksa olacak.
ben de bir akan sudayım dedim. tutkuları ve heyecanları ve şefkati ve huzuru yaşadığım bir suyun içindeyim. nereye kadar gideceğini bilmediğim ve bilmek istemediğim.

21 Ocak 2008 Pazartesi

uzaklar




artık göremiyeceğim kadar uzaktasın. istediğim zaman dokunamayacak kadar uzakta. uzakta olmak yakışıyordu sana. ama bu kadar uzağını hiç düşünmemiştim.

şimdi gözlerimi kapatıyorum. seni elimle çiziyorum. gözlerini, o kalın ve hiç yerinde durmayan atatürk kaşlarını, değişik kıvrımlı burnunu, kalın ve kalın dudaklarını hepsini hepsini ezbere biliyorum.

seni uzaklarda uzaklaştıramayacak benden.