29 Mart 2008 Cumartesi

27 Mart 2008 Perşembe

iyiyim bennnn



valla iyiyim ya. niye inanmıyorsunuz. kendimle konuşuyorum çoğu zaman hiç konuşmadığım kadar çok. bu bir iyilik belirtisidir mesela. ama kendimi dinlemiyorum. neden mi kendim kendime çok iç açıcı şeyler söylemiyor çünkü. ama kendimle konuşmak iyi gelior bana. ikna kabiliyetim hakkında iddalı olamayacağım ama kendim kendimden usanmış durumda. ne dersem he diyor bu aralar. :)
her ne kadar sıkı acılar içerisinde olsamda hayat devam ediyor, edecek. ama acılarımdan vazgeçeçek miyim. hayırr... offfff sevi demeyin. onlar bana ait.beni var eden şeyler. 1 ay yada 1 yıl sonra ne olur bilmiyorum. ama şimdilik onları seviyorum. sevicem.
geçenlerde kemeraltında türk kahvesi içtik yanında kahve falı ve tarot bedava. kahve fincanda pişiyor, bu aralar çok meşhur olan dibek kahvesi. çukulatalısından. çok lezzetli. tavsiye olunur. neyse fal bakan abi çok önemli şeyler söyledi. "acılarndan kurtul dedi" :) ha bunun için fal baktırmana gerek yok bizde söylüyoruz diyorsanız haklısınız. diyecek lafım yok. ama falcının yakınımdaki herkesin söylediğini söylemesi şaşırtıcı. :)

24 Mart 2008 Pazartesi

uzlaş-ama-ma...



Kalbimle Uzlaşamıyorum

Senden koşa koşa kaçıyorum ama
Neden bir türlü uzaklaşamıyorum?
Seni unutmam gerektiğini biliyorum da
Kalbimle bu konuda uzlaşamıyorum.

enes gürbüz

21 Mart 2008 Cuma

sabah-öğle-akşam-gece aç kalbine 1 doz!!



Belki güneş bir gün bizim için doğar
Belki korkuları hayallerimiz boğar
O masal günü gelinceye kadar; susuyorum
Susadıkça yüzün düşer aklıma
Korkar oldum düşlemekten
Adını anarım çoğalır sesim
Konuşmaktan düşünmekten özlemekten
Kimse kimsenin herşeyi olamaz-mış
Di'li geçmişten tek yaramsın sen
Sensiz kimse mi kimsesiz miyim bilmem
Hiç bilmek istemem;
Hatta düşünemem
Gel bak bir elimde gökyüzü var hala
Ötekinde kayıp giden yıldızlar la la
Korkular da benim umutlar da
Beni bırakma

18 Mart 2008 Salı

şşşşşt ordamısın

Yalnızlık

Ben ne zaman yalnız kaldım, bilmiyorum
Ne tuhaf, vaktim olmazdı
yalnızlığı bunca bilirken
kendimi hiç yalnız sanmazdım
çevremde hep birileri vardı,
ben hep birilerinin yanındaydım
günler belirsiz bir gelecek için neredeyse kendiliğinden hazırlanırdı
aramızda habersiz gidip gelen gündelik armağanlarla
kendi kendini taşıyan bir ırmağın akıntısında hayat
bizi kendi sahillerimize ulaştırırdı
bazı evlerden taşınırdık, bazı insanlar girip çıkardı hayatımıza
bazı mektuplar alırdık, bazı sözler, çiçek selamları
sonraları bazı tanıdıklarımızın ölümleriyle de karşılaştık
elde olmayan nedenle
sudaki halkalar gibi genişleyen
küçük alınganlıklardan büyük dargınlıklara
vazgeçişler, unutuşlar, kayıplar
birbirimizi çok sevdik hep
yıllarla azala azala

şimdi ne zaman yalnız kaldığımı düşünsem,
yalnız olmadığımı kanıtlamak istiyorum kendime
eskiden iki albüme sığdırdığım hayatım,
şimdi sığmıyor eskilenlerle çoğalmış fotograflara
telefonun başına geçiyorum
alt alta dizilmiş onca ad arasında seken ömür parçası
gün ölüyor meşgul numaralarla
şimdi ne zaman yalnız olduğumu düşünsem,
şimdi ne kadar yalnız...
yalnız olduğumu anlamam için beni hiç yalnız bırakmadınız.
Ben ne zaman yalnız kaldım, bilmiyorum
her zaman yalnızdım, bunu biliyorum
büyücü ellerimin kara sanatı yazı
en çok ben onardım dostlukları, en çok benim elim dikiş tuttu
bağışlamasız sanarken kendimi
en çok ben unuttum kalbimin benden sakladıklarını
tığla içeri çektim takılmış kazakların ipini
denenmemiş başlangıçları göze aldım,
hafifletilmiş hasarları, görmezden gelinen enkazı
mutfağı beklemek hep bana kaldı
bir şiirden bir romandan bir filmden çıkıp
her seferinde aydınlık bir inat gibi yeniden karıştım hayata
hiç el değmemiş gibi yeniden konuk geldim
odalarınıza, ruhlarınıza
buraya

eski aşklarım neredesiniz? Hepinizi çok özledim.
Şimdi birdenbire bir köşeden çıkıp bana,
yalnızca, Merhaba, deseniz,
o zamanlar hiç mutlu etmediğiniz kadar mutlu edersiniz,
bir zamanlar bütün ağladıklarımı geri verebilirim size
sağ olun demenk isterim, sağ olun, sağ olun
sanki beni yeniden sevdiniz
ama biliyorum, pis bir yağmur başlıyor, şemsiyem yok yanımda,
yağmurda yürümekten nefret ederken, yürümekte ısrarlıyım gene de
isterseniz, kederdeki bütünlük, diyelim buna
ne kadar ıslansam, o kadar çıkacağım sanki
bir zamanlar çok daha bütün olduğumu sandığım
o yıkanmış zamanlara...

yeni değil keşfine gençlik verilmiş gerçekler
her zaman yalnızdım
kitaplar kadar yalnız
yalnızca yalnızlığımdan gürültücü bir kalabalık yaptım
herkes için farklı aldanışlar kurtarılmış hayatlar yok pahasına

her zaman yalnızdım
yanardağlar kadar yalnız
ey kafiye sevenler,
şimdi beni gökyüzünde bir yıldız sananlar, yanıldınız!

nankörlük etmeyeyim gene de,
yalnızlığımı daha az hissettiğim anlarım oldu yalnız

evimde hep aynı anda çalar telefonla kapı
gene öyle oluyor; hiç yalnız bırakmazlar beni
yalnızlık bilgisiyle çatılmış arkadaşlıkların korunaklı gölgesinde
yalnızlık için çalar telefonlar kapılar
İstersen bana uğra, ya da, Akşama buluşalım, ölmeden yapacak çok
iş var

M.Mungan

5 Mart 2008 Çarşamba

aaaaa-normal

kalbimim içi boşalmış gibi.
normal mi?
kafamın içi sallanıyor
normal mi?
ellerimi bazen hissetmiyorum.
normal mi?
gözlerimin boş baktığını söylüyorlar.
normal mi?
bazen sebepsiz yere gülesim geliyor.
normal mi?
bazen sebepsiz yere ağlayasım geliyor.
normal mi?
akşamları saat 12 olmadan uykum geliyor.
normal mi?
sabahları uyanasım gelmiyor.
normal mi?
eeeeeeeeeee
ne yani ben bunca zaman hep anormal mi yaşadım yani!!